«Bu mektuplarda salt sevdamız olsaydı, onları yayınlamaz, kimselere göstermezdim. Ama onlarda bugün hâlâ «kan ter içinde» yükseltilmeye savaşılan özgürlük, bağımsızlık ve kardeşlik yapısının temelindeki, yıllar yılı yıkılmış yuvaların taşlarının ve harcındaki kanlı gözyaşlarının öyküleri var.»
She married lawyer Sezai Yahaneci in 1954 and they moved to Izmir. She had her sons, Murat (1955), Levent (1956) and Bulent during this marriage. In these years, she started to write her first novel Giaour Mountain in Karakuyu village, Torbalı, Izmir where her husband had an olive oil atelier. She continued wrote poems since her young ages and she published her poems in various journals and newspapers. In 1960, she started to write a column entitled Reviewing the Day in Democrat Izmir newspaper. Following years, she wrote articles and columns in the newspapers such as Cumhuriyet and Vatan. In 1967 she went to Australia with her family for her children’s education. She worked in Australian Broadcasting Commission in the University of Macquarie for a period.
The interviews and essays that she wrote during this period, were published in various newspapers. In 1972 she returned to Turkey and continued to work as a columnist in newspapers and wrote literary pieces in her house in Bakirkoy, Istanbul. She received treatment in 1990, after being diagnosed with colon cancer. She died of cancer on 18 August 1992. She is buried in Bakırkoy-Yesilova Cemetery.
With her mother’s influence, she was interested in literature since her childhood years. In the late 1920s, she rented her mother’s family house in Dizdariye Neighbourhood, Cesme Street, No:2 to Nazım Hikmet which influenced her personal improvement in literature. In this house, she was introduced to Nazım Hikmet’s poems and witnessed gatherings of literature and politics with her guests (Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Kemal Tahir, etc). She met Kemal Tahir in this house, in 1929. She highlights the impacts of Nazım Hikmet and Kemal Tahir on her views and understanding of literature through her career. In her tempestuous life, she wrote many novels, stories, columns, plays, poems, letters and essays. Some of her works are still waiting to be published.
Kemal Tahir’in 1933 - 1938 y ıllan arasında Fatma İrfan ’a yazdığı m ektuplardan oluşan bu derlemenin ünlü yazarım ızın edebi gelişimine ve kendi kuşağındaki Türk aydınlarının yaşam serü venine ışık tutacak nitelikte olduğu kanısındayız. Kemal Tahir’in 25 yaşlarındayken el yazısıyla ve eski harflerle kalem e aldığı bu mektuplar, Fatma İrfan tarafından aslına tümüyle sadık kalınarak, ancak çok özel bazı bölümler çıkartılıp, mümkün olduğunca kronolojik bir sıraya konularak baskıya hazırlanmıştır.
Asıl metinde gerek yıpranma, gerekse karalam alar nedeniyle okunamamış sözcükler ( ...) olarak belirtilmiştir. Ayrıca, mektuplarda adı geçen, özellikle edebi kişiler ve yapttlara ilişkin kısa açıklam alar dipnot halinde verilm iştir. (F .İ.S.) olarak belirtilm iş dipnotlar Fatma İrfan ’m gerekli gördüğü açıklamalardır. Kitabın sonunda, mektuplarda geçen ve günümüzde genç kuşakların anlam akta güçlük çekeceklerini düşündüğümüz, çoğu Osmanlıca sözcük ve deyimleri kapsayan, sayfa sırasına göre hazırlanmış bir sözlük bulunmaktadır.
No comments:
Post a Comment