Mavi Boncuk |
KEMAL TAHİR (March 13, 1910 – April 21, 1973)
Complete list of fiction
After having a lung operation in 1970, Tahir worked on vernacularizing Marxist terminology and creating a national left ideology, which would suit a Turkish-Anatolian socio-cultural identity. In doing so, he was criticized by many left wing intellectuals. During a particularly heated debate, Kemal Tahir suffered a heart attack and died on April 21, 1973.
Tarihî ve sosyal muhtevalı romanlarıyla tanınan Cumhuriyet devri yazarı ve fikir adamı.
Müellif: KEMAL KAHRAMAN
13 Mart 1910’da İstanbul’da Vezneciler semtinde doğdu, asıl adı İsmail Kemalettin’dir. Önceleri Tipi ve Benerci soyadlarını da kullandı, 1950’den sonra Demir’de karar kıldı. Babası, alaylı deniz yüzbaşısı ve II. Abdülhamid’in yaverlerinden Şebinkarahisarlı Tâhir Bey, Yıldız Sarayı marangozhanesindeki özel çalışmalarında zaman zaman padişaha yardımcılık yapmıştır. Adapazarlı bir Abaza ailesinin kızı olan annesi Nûriye Hanım küçük yaşta saraya alınarak Nâile Sultan vasıtasıyla Tâhir Bey’le evlendirildi. Tâhir Bey, 1908’de II. Meşrutiyet’in ilânını takip eden günlerde padişaha yakınlığı dolayısıyla İttihatçılar tarafından rütbesi mülâzımlığa indirilerek emekliye sevkedildi. Balkan ve I. Dünya savaşlarında yeniden askere alındı. Çanakkale’de savaşırken yaralanınca geri hizmete verildi.
Kemal Tahir’in çocukluğu seferberlik ve Millî Mücadele yıllarında geçti. İlk öğrenimini babasıyla birlikte bulunduğu çeşitli şehirlerde tamamladı. Mütareke’den sonra ailesi İstanbul’a dönünce Kasımpaşa’daki Cezayirli Hasan Paşa Rüşdiyesi’ne girdi. 1923’te burayı bitirerek Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi’ne kaydoldu. Onuncu sınıfta iken annesinin ölümü üzerine okuldan ve evden ayrılarak hayata atıldı. Avukat kâtipliği ve Zonguldak Kömür İşletmeleri’nde ambar memurluğunun (1928-1932) ardından İstanbul’a dönerek gazeteciliğe başladı. Vakit, Haber ve Son Posta gazetelerinde musahhihlik, röportaj yazarlığı ve tercümanlık yaptı. Yedigün ve Karikatür dergilerinde sekreter, Karagöz gazetesinde başyazar (1935-1936), Tan gazetesinde yazı işleri müdürü oldu. 1937’de Fatma İrfan’la evlendi.
19 Mayıs 1938’de Yavuz zırhlısındaki isyan teşebbüsü üzerine açılan Bahriye davasında Nazım Hikmet’le birlikte askeri isyana teşvik etmekten suçlu bulunarak on beş yıl ağır hapse mahkûm edildi. Çeşitli hapishanelerde yattıktan sonra 1950 genel affıyla serbest bırakıldı. 1955’teki 6-7 Eylül olayları sırasında halkı isyana teşvik suçlamasıyla altı ay tutuklu kaldı. Bir süre İzmir Ticaret Gazetesi’nin İstanbul temsilciliğini yaptı, telif ve çeviri yazılar yayımladı. Osmanlı padişahlarını anlatan bir kitap dizisinin neşrini başlattı. 1957’de Aziz Nesin’le birlikte kurduğu Düşün Yayınevi’nde birkaç romanının yayımlanmasının ardından bu ortaklık on dört ayda bitti. Kemal Tahir bundan sonra edebiyat çalışmalarıyla yetindi. 1968’de Sovyet Yazarlar Birliği’nin davetlisi olarak Sovyetler Birliği’ni ziyaret etti. 1970’te yakalandığı kanser sonucu 21 Nisan 1973’te İstanbul’da öldü ve Sahrayıcedid Mezarlığı’na gömüldü.
Başlangıçta Yahya Kemal hayranı olan ve yazı hayatına şiirle başlayan Kemal Tahir’in ilk şiirleri Abdullah Cevdet’in neşrettiği İctihad mecmuasında çıktı (1931). Edebiyat dünyasına ciddi olarak girişi ise Yakup Sabri, Ertuğrul Şevket, İsmail Safa ve Arif Nihat Asya ile birlikte çıkardıkları Geçit dergisiyle oldu (1933-1934). Varlık’ta ve Ses’te (Cemalettin Mahir ve İsmail Kemalettin imzalarıyla) sosyal içerikli şiirler yazdı. Daha sonra şiiri bıraktı. 1929’da Nazım Hikmet’le tanıştıktan sonra fikirlerinde ve sanat anlayışında önemli ölçüde değişiklikler oldu. Romancılığa doğru ilk adımı adaptasyonlarla attı (1935-1940). Bu sırada yayımladığı Namık Kemal İçin Diyorlar ki (İstanbul 1936) adlı kitabı ilgiyle karşılandı. 1938’de başlayan ve yazarlığı için verimli olan hapishane hayatı boyunca romanlarına önemli malzeme topladı.
İlk hikâyeleri 1941’de Tan gazetesinde Cemalettin Mahir imzasıyla çıktı. Bunlar Göl İnsanları (İstanbul 1955) adıyla kitap haline getirildi, daha sonra yazdığı bütün hikâyelerini de aynı kitabın sonraki basımında topladı (1969). Sağırdere’yi Son Posta ve Esir Şehrin İnsanları’nı Yeni İstanbul gazetelerinde tefrika ettirdi. Bu arada bir dizi dedektif ve macera romanı yazdı veya çevirdi. Çeşitli takma adlar kullanan yazar, kendisine asıl şöhret kazandıran romanlarını 1955’ten sonra ve Kemal Tahir adıyla yayımlamaya başladı.
Kendisinden önceki Türk romanını Batı kopyacılığı ve yerlilikten kopuk olmakla suçlayan Kemal Tahir Sağırdere’den başka Körduman (İstanbul 1957), Yedi Çınar Yaylası (İstanbul 1958), Köyün Kamburu (İstanbul 1959) ve Kelleci Mehmet (İstanbul 1962) gibi romanlarında Anadolu insan tipini kendi yaşantısı ve özgün hayat felsefesi içinde yansıtmaya çalışmıştır. Rahmet Yolları Kesti’de (İstanbul 1957) eşkıyalık konusu çevresinde halk kahramanlığı motifini işlemiş; Esir Şehrin İnsanları (İstanbul 1956), Esir Şehrin Mahpusu (İstanbul 1962) ve Yorgun Savaşçı’da (İstanbul 1965) Millî Mücadele döneminde halk ile ordu mensuplarının ilişkileri, millî bilinç ve milliyetçilik anlayışı konularını irdelemiştir. Bozkırdaki Çekirdek (İstanbul 1967) ve Kurt Kanunu (İstanbul 1969) adlı romanlarında Cumhuriyet Halk Partisi idaresinin eğitim ve ekonomi politikaları eleştirilmiştir. Yine Kurt Kanunu ve Yol Ayrımı’nda (İstanbul 1971) Batılılaşma olgusuyla tabu haline getirilen iç ve dış kandırmalar, dönemin siyasî mücadeleleri, devrimlerin amaçları ve bunların yerleşmesinde bürokrasinin takındığı tutum ele alınmış, Türk aydınının taşıdığı sorumluluk vurgulanmıştır. En fazla üzerinde durulan romanlarından Devlet Ana’da (İstanbul 1967) feodal bir yapıya sahip olmamakla Batı’dan ayrılan Osmanlı toplumunun yapısal ve idarî özgünlüğü gözler önüne serilmeye çalışılmıştır. Üslûp ve anlatımda da yerliliğe önem veren yazar özellikle Devlet Ana’da destan, masal ve halk hikâyelerinden gelen bazı anlatım kalıplarını kullanmış, Dede Korkut ve Evliya Çelebi üslûbundan yararlanmıştır. Yorgun Savaşçı’ya 1967-1968 Yunus Nadi ödülü, Devlet Ana’ya 1968 Türk Dil Kurumu ödülü verilmiştir. Diğer romanları da şunlardır: Büyük Mal (1970), Namusçular (1974), Karılar Koğuşu (1974), Haremde Dört Kadın (senaryo, 1974), Hür Şehrin İnsanları (1976), Dam Ağası (1977).
Kemal Tahir, düşünce yapısı bakımından esas olarak Marksist çevrelerdeki yerlileşme çabalarını temsil etmektedir. Önce Nazım Hikmet’in Sovyet modeline yakındı, daha sonra 1960’lı yılların ortalarında Fransa’da Marksist çevrelerce benimsenen Asya Tipi Üretim Tarzı tartışmalarından büyük ölçüde etkilendi. Fakat onlardan farklı şekilde âdeta bir sosyal bilimci gibi yoğun araştırmalar yaparak kendi bağımsız düşünce sistemini kurmaya çalıştı. Başlangıcından itibaren Osmanlı tarihi boyunca Anadolu’nun sosyal ve ekonomik yapısını Asya Tipi Üretim Tarzı modelinden faydalanarak değerlendirirken yer yer onu eleştirmekten de çekinmedi. Yaygın tarih görüşünün dışında kalan bazı önemli fikir adamlarının eserlerini dikkatle inceledi. Hayatı boyunca tepeden inme bir Batıcılığa karşı çıkarak bunun üst yapıyla halkın arasını açtığını söyledi ve rastgele Batılılaşma hareketleriyle kendi tarihimizden uzaklaşmayı sert biçimde eleştirdi. Yerli düşünceye yönelmekle beraber tahlillerinde din olgusuna hemen hiç önem vermedi. Eserlerinde dinî kurumları, özellikle dejenere olmuş din adamlarını olumsuz bir faktör olarak gösterdi. Ancak gerek bir kısım romanlarında ve çeşitli yazılarında gerekse sohbetlerinde Türkiye’nin yıllardır bir nevi tabu haline getirilmiş, tartışılmaktan sakınılan Osmanlı tarihi, Türkiye’nin Batılılaşma macerası, Cumhuriyet’in doğruları ve yanlışları, halkçılık meselesi gibi birtakım tarihî ve sosyal meselelerini cesaretle tartışma ortamına getirmiştir. Bu davranışıyla Kemal Tahir bazı çevrelerce aşırı şekilde övülmüş, bazılarınca da sert biçimde eleştirilmiştir.
Ölümünden uzun bir süre sonra yayımına başlanan ve sohbetleriyle kitap haline getirilmemiş notlarından hazırlanan on beş cilt hacmindeki “Notlar” dizisinde Sanat Edebiyat (I, II, III, 1989; IV, 1990); 1950 Öncesi (I, II, 1990); Roman Notları (I, 1990; II, III, 1991); Osmanlılık/Bizans (1992); Batılılaşma (1992); Çöküntü (1992); Sosyalizm, Toplum ve Gerçek (1992); Kitap Notları (1993); Mektuplar (1993) adlı kitaplar çıkmıştır.
SEE ALSO: Fatma Ilhan Mavi Boncuk Posting about Kemal Tahir's first wife.
İstanbul’a dönünce Türk işçi hareketinin önderlerinden Hüsamettin Özdoğu’nun[*} kardeşi Semiha (asıl adı Sıdıka Özdoğu) Hanım'la (b.-1910- d.-1973) (Sıdıka Uzunhasan) evlendi.
Kemal Tahir, kendi hayat hikâyesinin önemli kilometre taşlarından biri olan ilk evliliğini Fatma İrfan ile yapmıştır. Fakat bu evlilik kısa sürede bitmiş, ilerleyen yıllarda hayat arkadaşı olarak Kerim Sadi’nin[**] ilk eşi olan Semiha Uzunhasan’ı seçmiştir. Bu ikinci evliliğinin teşekkülünde Nazım Hikmet’in büyük bir payı olmuştur. Hatta her ikisi de [hem Nazım Hikmet hem Kemal Tahir] cezaevinde bulundukları bir dönemde Nazım Hikmet eşi Piraye’den ayrılıp Münevver ile evlenmiş, Kemal Tahir de ikinci eşi olan Semiha Uzunhasan ile tanışmıştır.
"Mete Tunçay’ ın “1930’lu yıllarda da, TKP’den (Hüsamettin Özdoğu’nun kız kardeşi ve daha sonra Kemal Tahir’in eşi) Semiha Uzunhasan’la birlikte yaşarken, parti çalışmalarına katılmış , hatta bir keresinde uluslararası bir barış toplantısı için Dr.Şefik Hüsnü (Değmer) ile beraber Avrupa’ya gitmiştir.” tespitiyle ilgili olarak, Semiha Uzunhasan’ ın [kız kardeş ve eş tanımlamaları ötesinde]1932’de TKP MK, 1934’te PB üyesi, 1935’te Türkiye Komünist Gençler Birliği MK Sekreteri olduğunu da belirtelim." SOURCE: Komintern Belgeleri'nde TKP'li Kerim Sadi Erden Akbulut
[*] The most important members of the Provisional Central Committee, namely Doctor Hikmet (Kıvılcımlı), İsmail (I. Bilen) and Hüsamettin (Özdogu), which was established to replace the Central Committee of the Communist Party of Turkey, which was exposed and arrested with the 1927 Detention, were also exposed and arrested after the TKP's arrest. The administration of Turkey by a Central Committee came to an end, and the Foreign Office carried out the long-term party administration starting from the 1930s. For this reason, the Detention of 1929 is a historical event that requires special attention.
[**] Kerim Sadi ya da asıl adıyla Ahmet Nevzat Cerrahoğlu (d. 1900, İstanbul – ö. 12 Ağustos 1977; İstanbul), Türkiye’deki sosyalist hareketin tarihine ilişkin eserleriyle tanınan yazardır.
See also: SÜRGÜNLE GELEN ASK Acehan, Abdullah.Karadeniz Arastirmalari: Journal of Black Sea Studies; Ankara Iss. 32, (Winter 2012): 123-135.
One of the well-known authres of republic era Kemal Tahir made his first marriage with Fatma Irfan which was one of the most important milestones of his life story. But this marriage ended in a short time, in the following years he chose Semiha Uzunhasan as a wife, who was the first saupose of Kerim Said. Nazim Hikmet had a great role on this marriage. Both of them ( Nazim Hikmet and Kemal Tahir) on a period of being locked up, Nazim Hikmet divorced Piraye and married with Münevver, and Kemal Tahir met his second wife Semiha Uzunhasan. Here not only Nazim Hikmet and Münevver's love but also Semiha Uzunhasan relationship, which took Kemal Tahir to his second marriage is dealt. Also, the troubles that Kemal Tahir went through untill he became a wellknown author were tired to be given on the backstage of Kemal Tahir-Semiha Uzunhasan love affair which is the main subject of this study. Our study introduction Semiha Uzunhasan-Kerim Sadi separation, Semiha Uzunhasan-Kemal Tahir consist of four chapters under the headings of love and the result.
BİBLİYOGRAFYA
Kemal Tahir’den Fatma İrfan’a Mektuplar, İstanbul 1979.
Mustafa Baydar, Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar, İstanbul 1960, s. 183-187.
Beş Romancı Tartışıyor (haz. Turhan Tükel), İstanbul 1960.
Tahir Alangu, Cumhuriyetten Sonra Hikâye ve Roman, İstanbul 1965, III, 445-499.
Nazım Hikmet, Kemal Tahir’e Mahpusaneden Mektuplar, Ankara 1968.
Türk Romanı: Açıkoturum (haz. Mehmet Seyda), İstanbul 1969.
Naci Çelik, Romanda Hesaplaşma, Ankara 1971, s. 64-67, 124-129.
Aytekin Yakar, Türk Romanında Millî Mücadele, Ankara 1973, tür.yer.
M. Hulûsi Dosdoğru, Batı Aldatmacılığı ve Putlara Karşı Kemal Tahir, İstanbul 1974.
İsmet Bozdağ, Kemal Tahir’in Sohbetleri, İstanbul 1979.
İskender Özsoy, Kemal Tahir Kaynakçası, İstanbul 1979.
Ramazan Kaplan, Cumhuriyet Dönemi Türk Romanında Köy, Ankara 1988, tür.yer.
Behçet Necatigil, Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü, İstanbul 1989, s. 188-189.
Cevdet Kudret, Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman, İstanbul 1990, III, 152-185.
Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış, İstanbul 1990, II, 130-181.
Kemal Kahraman, Türkiye’nin Boyun Ağrıları, İstanbul 1990, s. 57-67.
Taner Timur, Osmanlı-Türk Romanında Tarih, Toplum ve Kimlik, İstanbul 1991, s. 174-193, 199-207.
Halit Refiğ, Gerçeğin Değişkenliği, İstanbul 2000, s. 9-37.
a.mlf. – Mustafa Kutlu, “Demir, Kemal Tahir”, TDEA, II, 231-235.
“Kemal Tahir İçin”, Türkiye Defteri, sy. 6, İstanbul 1974.
Ramazan Gülendam, “Batılılaşma Karşısında Yerli Bir Romancı: Kemal Tahir”, Dergâh, IX/109, İstanbul 1999, s. 9-11, 22.
a.mlf., “Geleneksel Anlatım Tarzının ‘Devlet Ana’daki Yansımaları”, a.e., IX/111 (1999), s. 8-10, 22.
Atilla Özkırımlı, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, İstanbul 1983, III, 742-744.
“Kemal Tahir”, ABr., XVIII, 353-354.
“Kemal Tahir”, Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, İstanbul 2001, II, 495-498.
Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2002 yılında Ankara’da basılan 25. cildinde, 228-229 numaralı sayfalarda yer almıştır.
Göl İnsanları (stories) (1955) Sağırdere (1955) Esir Şehrin İnsanları (1956) Körduman (1957) Rahmet Yolları Kesti (1957) Yedi Çınar Yaylası (1958) Köyün Kamburu (1959) Esir Şehrin Mahpusu (1961) Bozkırdaki Çekirdek (1962) Kelleci Memet (1962) Yorgun Savaşçı (1965) Devlet Ana (1967) Kurt Kanunu (1969) Büyük Mal (1970) Yol Ayrımı (1971) Namusçular (1974) Karılar Koğuşu (1974) Hür Şehrin İnsanları (1976) Damağası (1977) Bir Mülkiyet Kalesi (1977)
Yazarın “Namuscular”, “Karılar Koğuşu”, “Hür Şehrin İnsanları”, “Dam Ağası”, “Bir Mülkiyet Kalesi” romanları ölümünden sonra yayımlandı.
Kemal Tahir kitaplarının yayının devam etmesi için ölümünden sonra eşi tarafından "Kemal Tahir Vakfı" kuruldu. Kadıköy’deki hayatının son yıllarını geçirdiği ev, müze hâline getirilerek ziyarete açıldı.
Semiha Tahir’in ölümünden sonra vakfın başkanlığını 2004 yılında ölümüne dek Nazım Hikmet’in kız kardeşi Melda Kalyoncu, sonrasında ise Cengiz Yazoğlu yürütür.
Kemal Tahir was bid farewell to his last journey from Erenköy Mosque. His wife, Semiha Hanım, is seen at the head of the coffin. Kemal Tahir's grave is located in Erenköy Sahrayıcedit Cemetery.
No comments:
Post a Comment