April 10, 2005

Anasini.... (In Turkish)

"Kargış" a type of angry and critical humorist poetry style witn an example from 16th. century "asug/trubadour" Kazak Abdal. I wish I can translate it without losing it's fantastic cadance. Recite it to your hearts content. It might come handy any one of these days.

Mavi Boncuk


Münkir münafıkın huyu
Yıktı harap etti köyü
Mezarına bir tas suyu
Dökenin de anasını

Dağdan tahta indirenin
Iskatına oturanın
Mezarına götürenin
İmamın da anasını

Derince kazın kuyusun
İnim inim inilesin
Kefenin diken iğnesin
Dikenin de anasını

Müfsidin bir de gammazın
Malı vardır da yemezin
İkisinin de cenaze namazın
Kılanın da anasını

Kazak Abdal söz söyledi
Cümle halkı sövdü yerdi
Sorarlarsa kim söyledi
Soranın da anasını


Kazak Abdal


(another sample partially translated to English which missed its mark by a mile)


Hey you ape, product of the jungle
You come to the bazaar to overlook others
You heathen you truant
Can’t you find a darwish to greet?

When someone comes to you, you abuse him
If asked a question you cause everyone to err
If I open your heart I can’t find any trace of humanity
You come to the mosque to abuse us all
You boot licker of strangers
You whimpering snotty snout
You only have a haircut at festival-times
In a barber’s shop you despise his trainee

You wander in valleys and mountains
You holder of a fief
You can’t pronuounce Alif
And you lend a pedantic ear
To the sound of the Adhan


(Translated by Mevlut Ceylan, 101Poems by 101Poets An Anthology of Turkish Poetry)

ORMANDA BÜYÜYEN ADAM AZGINI



Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda insan beğenmez
Medrese kaçkını softa bozgunu
Selâm vermek için kesen beğenmez

Âlemi ta'n eder yanına varsam
Seni yanıltır bir mesele sorsan
Bir cim çıkmaz eğer karnını yarsan
Câmiye gelir de erkân beğenmez

Elin kapısında kul kardaş olan
Burnu sümüklü hem gözü yaş olan
Bayramdan bayrama bir tıraş olan
Berbere gelir de dükkân beğenmez

Dağlarda bayırda gezen bir yörük
Kimi tımar sipah kimi ser-bölük
Bir elife dili dönmeyen hödük
Şehristâna gelir ezân beğenmez

(translation ends here)

Bir çubuğu vardır gayet küçücek
Zu'm-ı fâsidince keyif sürecek
Kırık çanağı yok ayran içecek
Kahvede fağfuri fincân beğenmez

Yaz olunca yayla yayla göçenler
Topuz korkusundan şardan kaçanlar
Meşe yaprağını kıyıp içenler
Rumeli bohçasını duhân beğenmez

Aslında neslinde giymemiş hâre
İş gelmez elinden gitmez bir kâre
Sandığı gömleksiz duran mekkâre
Bedestene gelir kaftan beğenmez

Kazak Abdal söyler bu türlü sözü
Yoğurt ayran ile hallolmuş özü
Köyden şehre gelen bir köylü kızı
İnci yakut ister mercân beğenmez

No comments:

Post a Comment