Mavi Boncuk | 16 Zilkade 1070/24 Temmuz 1660
Abdi Paşa, notes that the fire marched across the city like an invading army: the flames “split into divisions, and every single division, by the decree of God, spread to a different district.” The fire spread north, west, and to Unkapanı. According to Mehmed Halife, in Süleymaniye the spires of the four minarets of the great mosque burned like candles. The blaze reached Bayezid and then moved south and west to Davud Paşa, Kumkapı, and even as far west as Samatya. The flames did not spare the Hippodrome (At Meydanı) in the east or Mahmud Paşa and the markets at the center of the peninsula, either.
Abdi Paşa estimated that the fire reduced 280,000 households to ashes as the city burned for exactly forty-nine hours. Two-thirds of Istanbul was destroyed in the conflagration, and as many as 40,000 people lost their lives. Although fire was a frequent occurrence in 17th-century Istanbul, this was the worst the city had ever experienced. Thousands died in the plague that followed the fire as rats feasted on unburied corpses and spread disease. Because three months prior to this fire a conflagration had broken out in the heart of the district of Galata, across the Golden Horn from Eminönü, much of the city lay in ruins in the summer of 1660."The GREAT FIRE OF 1660 AND THE ISLAMIZATION OF CHRISTIAN AND JEWISH SPACE IN ISTANBUL Published online by Cambridge University Press: 01 May 2004 Marc David Baer
1660 İSTANBUL YANGINI VE ETKİLERİ Vakıflar, Toplum ve Ekonomi
Kenan YILDIZ
EXCERPT:
"1660 yangını, şehrin mimari dönüşümünde de etkili olmuş,
Eminönü Yeni Valide Camii’nin 57 yıl aradan sonra inşasının tamamlanması,
yangının dolaylı olarak sağladığı imkânlar ile gerçekleştirilmiştir. Galata ve
İstanbul yangınlarından dolayı Galata, Kumkapı, Langa ve Zeyrek civarında
yanmış kilise ve sinagoglar, çıkarılan ferman gereği kamulaşmış, akabinde bu
yerlerin birçoğu Hatice Turhan Sultan’a temlik edilmiştir. Valide Sultan,
mülkiyetine geçen bu yerleri Eminönü çevresinde Müslüman vakılarının yerleriyle
istibdal (takas) ederek Cami ve Külliye sahasını genişletme imkânı elde
etmiştir. Cami bölgesi Yahudi mahalleleri arasında bulunmakla birlikte, buranın
çok büyük oranda değişik Müslüman vakılarına ait bir bölge olduğu, bu çalışma
ile ortaya çıkan önemli sonuçlardan biridir. Diğer taraftan burada ortaya
konulan bilgiler, Yahudilerin, mallarına el konularak bu bölgeden
çıkarıldıkları şeklinde dinî ayrımcılığa vurgu yapan yorumların yanlışlığını da
tespit etmektedir. Konu ekseninde şimdiye kadar kabul gören bu tür yargıların
yerini, ‘esasında, Eminönü’nün asıl mülk sahibi olan Müslüman vakılarının bu
bölgeden uzaklaştırıldığı’ şeklindeki tespitin alması gerektiği, çözümü
yapılmış olan bir başka problematiktir.
Zira, Müslüman vakılarının kiracıları olarak uzun yıllar burada yaşamış Yahudilerin bölgeden çıkarılmaları, Cami yapımının doğal bir sonucu olarak gerçekleşmiştir. Yahudilerin bıraktıkları yerlerde artık Müslümanların oturacak olması, Cami’ye cemaat sağlanması amacına matuf olmakla beraber, bu durum Osmanlıların ilk dönemlerden itibaren uyguladıkları genel şehircilik politikaları ve hukuk yorumlarıyla da örtüşmektedir. Yenicami’nin yapıldığı bölgenin 1660’a kadar estetik bir görüntüsünün olmaması, fetihten itibaren Eminönü’nde şekillenen demografik ve panoramik yapı, Yenicami’nin inşa edilmesiyle yüzyılın ikinci yarısında kökten değişikliğe uğramış ve şehrin silueti de daha estetik bir şekle bürünmüştür. Bu itibarla, Cami ve Külliye inşası etrafında gelişen düzenlemelerin, “İslâmlaştırma” çabasından öte, şehir planlaması esasına bağlı bir nüfus politikasından ileri geldiği anlaşılmış olmaktadır. Ayrıca, 1660 yangını sonrasında hukuki, ekonomik ve sosyal zorluklarına rağmen, devletin büyük bir ciddiyetle Yenicami inşaatına odaklanmış olması, ne kadar tahripkâr olursa olsun meydana gelen yangınların devlet için sıradan olaylardan sayıldığına işarettir."
See also: Cihannüma
Tarih ve Coğrafya Araştırmaları Dergisi
Sayı VII/2 – Aralık 2021,
SELÂNİK YAHUDİLERİNİN FETİHTEN SONRAİSTANBUL’DA İSKÂNI
Ayhan Pala Dr. Öğr. Üyesi, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Tarih
Eğitim Anabilim Dalı,
Fatma ÜREKLİ
Mimar Sinan Fine Arts University, Faculty Member
No comments:
Post a Comment