Mavi Boncuk |
şarlatan:
[ Ahmet Rasim, Şehir Mektupları, 1898]
Avrupalı bir şarlatan doktor yok mu?
fromFR charlatan çok konuşan, sahtekâr fromIT ciarlatano a.a. from IT ciarlare gürültülü konuşmak < onom
şaklaban: KTR: şaklak "aptal" [ anonim, Tuhfetu'z Zekiyye, 1425]
TTR: şaklaban "şakşakçı, soytarı" [ Namık Kemal, Osmanlı Modernleşmesinin Meseleleri, 1872]
Aman ne de arsız şaklaban.
TTR *şaklağan TR şakla- +gAnTü şak
→ şak
Not: Belki soytarıların taşıması adet olan def ve zillerden ötürü.
şapşal:
[ Evliya Çelebi, Seyahatname, 1680]
lağımcı Ermenīler daχı (...) ayaklarında şapşal [pejmürde?] siyāh çizmeler ile ve χırka-i mülevvesleriyle
oldGR sápsalos (a.a.) Türkçeden alınmış olmalıdır.
Benzer sözcükler: şapşik, şapşirik
soytarı: saˁterī "lezbiyen" [ Câmi-ül Fürs, 1501]
[ Meninski, Thesaurus, 1680]
Saˁterī: zübukçu avret. mulier qui utitur instrumento zübuk modo explicato & se pro viro gerit [zıbık adı verilen aygıtı kullanarak erkek rolü oynayan kadın] & Item yüzsızlik, Impudentia.
[ Ahmet Vefik Paşa, Lugat-ı Osmani, 1876]
Soytarī: Saˁterī [zebanzedi]. Hayasız, mukallid, mashara.
< Ar saˁtar سعتر yapay penis, zıbık ~ EYun sáturos σάτυρος 1. keçi ayaklı ve çıplak fallus ile tasvir edilen efsane yaratığı, 2. Eski Yunanda takma fallus taşıyan oyuncuların oynadığı gülünç ve müstehcen oyun, satir
müfettiş:
[ Meninski, Thesaurus, 1680]
Müfettiş: Inquisitor, examinator.
fromAr mufattiş مفتّش [#ftş mufaˁˁil II fa.] teftiş eden, sorgulayan fromAr fattaşa فتّش sorguladı, denetledi
teftiş
Similarly: baş müfettiş, maliye müfettişi, müfettişlik
[1] inspector, supervisor, investigator, overseer, superintendent, visitor, examiner
No comments:
Post a Comment